13 Eylül 2015 Pazar

Tanrının İstegi ve İslam

Tanrının Evreni Yaratma sebeplerinden bazılarına bakarsak;

Tanrının insanlar üzerindeki etkisini ve yaratılan Evrene insanın bakış açısını görme isteği..

Tanrının insanlara verdiği akıl nimetinin sonuçlarını görme isteği..


Tanrının insanın varoluş çabasındaki izleyeceği yolu görme isteği..


Tanrının kendinde olanı varlık alemine serme isteği..


Tanrının insanların kendisini bulma isteği..



Aslında "istek" kelimesi sanki Tanrının bunlara ihtiyacı olduğu izlenimi vermektedir.Eğer böyle düşünürsek o halde şunu da düşünmemiz gerekecektir.Kendisini bilmesini sağlayan varlıkları üretmekten aciz ve bilinmesini sağlayacak yöntemi olmayan Tanrı..

Burada önemli olanın Tanrının bizlere akıl vererek bizlere göstermiş olduğu kıymeti onu bulma yolunda kullanmış olmamızdır.Yani aklınız varken bunu Tanrıyı bulma yolunda kullanmadan asalakça bir davranış sergilememenizdir.Ve onun buyruklarına uyarak ona değer verdiğini göstermenizdir.


Bu konuda islamın görünmeyene,bilinmeyene,kanıtlanmamış olana;ama varlığıyla kendini belli eden bir güce,tefekkür etmeyi teşvik etmesine,düşünmez misiniz gibi hitap cümlelerinde hep insanı arayışa sürüklemeyi amaç edinen bir yapısı vardır. Sonuçta böyle bir dine inanmak insanda kayıp değil,kamil bir olgunluğa erişmenin yanında insanın felsefi yönünü destekleyici durumları da içerir.Binlerce dinin olmasını da artık makul görüyorum.Bence bu kadar din aslında islamı kanıtlar niteliktedir.Tüm dinler amaçlarını kendi öğretilerine bağlı olarak gerçekleştirmek isterken islam bu işin imtihan yönünü ortaya koymaktadır.İmtihan ile Tanrıyı görmeden bile onun isteklerine uyma inceliği ve erdemini sergileyebilmek önemlidir.Kişi Tanrıyı bilmeli ve onu arama yoluna düşmelidir.Kendisini bu dünyanın Tanrısı (bencillik) olarak görmekten ziyade onun insanlara verdiği akılla yapması gerekeni sergileyerek Tanrının ondan olmasını istediği bir birey haline gelmesini sağlamaktır.


Kendi istek ve tutkularını tanrı edinen kişiyi gördün mü? (Furkan 43)

O Evrende yaptıklarıyla kendini belli ediyorsa, insanda yaptıklarıyla kendisini bir Tanrının varlığına işaret edecek şekilde belli etmelidir.

Kişisel Gelişim Uzmanlarının Samimiyetsizliği

Kişisel gelişim uzmanlarına baktığımızda bizlere hep öz güven sahibi olma,alınması gereken davranış biçimlerinin ne olabileceğine,sabretmenin ve doğru yerde doğru zamanda bulunmanın önemine vurgu yapmaktadırlar.Genel bağlamda toplumun sorunlarına eğilmekle beraber bireyin de bu durumda  alması gereken pozisyonun ne olabileceği konusunda fikir vermeye çalışırlar.Sanki tüm insanların yetenekleri ve bulundukları ortam aynıymış gibi..Aslına bakarsanız kendilerin bile kendi tavsiyelerine uymadıklarını görüyoruz.

Ha şunu diyebilirler"Sahip olduklarınız ya da sahip olmak istedikleriniz değil,elinizde olanın keyfine varabilmeniz sizi mutlu kılar"iyi de bu zaten başından beri dinlerin insana olan bir tavsiye ve öğretisi değil midir?Hatta Muhammed Esed'in bu konuda müslüman olmasına zemin hazırlayan bir http://www.namazsitesi.com/sureler/tekasur-suresi.html tekasür suresi vardır.

Ki kapitalist bir dünyanın size zorla empoze ettiği yaşam modellerini gördükçe nasıl bunlardan etkilenmeden, görmezden gelerek elinizdekiyle mutlu olmayı başarabilirsiniz ki?
Mutluluğun para endeksli bir refah seviyesiyle doğru orantılı olduğu konusunu toplumumuz maalesef bünyesine kabul ettirmiş vaziyettedir.Parası olmayana değer verilmeyen bir zamanda kendisini değersiz görmemeyi sağlayacak olan yöntem nedir ki siz bireyi bu konuda ikna etmeyi başarabilesiniz.Bir hizmet içi eğitim programında "şerif izgören"nin yardımcısı olan bir eğitmenle karşılaştık ve kendisinden şerif izgören'in 2 saatlik bir konferans vermesi için 20 bin tl istediğini ve bunu çok gören ev sahiplerinin bunu kabul etmediklerini öğrendim.Şerif izgören ise bir konuşmasında "bedava peynir fare kapanında olur" söylemiyle bedavadan para kazanmanın zararlarından ve haksızlığından bahsetmişti.Sanatçılar ve futbolcuları bedavadan para kazanmakla suçluyordu.Bre mübarek kendin eleştirdiğin bir konunun içinde kendinin yer almasını nasıl bir kişisel gelişim içiersinde değerlendiriyorsun!Bunu maalesef bazı prof.titri alan din adamları da yapıyor.Hatta bu konunun ne kadar abartlılı olduğunu dile getiren "içinizdeki öküze oha deyin" adında bir kitap çıktı:)

Hayatta bu konularda öğrendiğim tek şey (Bu nedenle başarılı olduğum söylenemez;ama ileri yaşantımda geriye baktığımda pişman olmamamı  sağlayan başarılı bir yöntem)

"Yıllar sonra yaptıklarınızdan dolayı duyacağınız pişmanlık,yapmadıklarınızdan dolayı duyacağınız pişmanlıklardan daha az olacaktır;çünkü yapmadıklarınızın sonucunu asla bilemeyeceksiniz."

Ben her konuda bunu yani konuşmayı yeğledim.Sonuçları kötü de olsa iyi de olsa geriye baktığımda yapmamak gibi bir pişmanlığı yaşamamak adına bunun böyle olması gerektiği fikrindeyim.Yani konuşulması gerekenleri mutlaka zamanında konuşmak gerekiyor.

10 Eylül 2015 Perşembe

Safak Nakajima Sendromu:)

Sosyal Medya sitelerine baktığımızda bu sitelerin yaşam doktoru ya da kişisel gelişim uzmanı olma iddiasında bulunan tıpçıların bile yer yer kendilerini kanıtlama ya da beğenilme duygularının zirveye taşındığı platformlar haline geldiklerini görüyoruz.

Tabi işin içine ideolojik kaygılar da devreye girince iş düşünce üreticiliğinden ve bilimsellikten uzak noktalara doğru ilerleme gösteriyor.Facebookta birkaç paylaşımına denk geldiğim ve paralelinde kendi fikrimi öne sürdüğüm bu platformda bir Tıp'çının da nasıl egolarına yenik düşebileceğinin şahidi olmakla şereflendim:)

Kişiler malumunuz sıkıştığında ya ad hominem saçmalıklarına başvurur ya da size kitap önerisinde bulunur.Gelin görün ki önerilen kitap bile demode olmuş, hırçın ve düşünsel bağlamda fanatik ve ateizm eksenli kokan militarist yaklaşımlar sergilenecek biçimde size sunulmuştur.Sitesindeki profiline baktığımda hala babasının acısını omuzlardan atamayan bir portreyle karşılaşıyorsunuz.Hem ölüm gerçeğini insanlara anlatma yoluna giderek onlara teselli verme amacı güdeceksiniz hem siz bunu yapamayacaksınız.

Neyse malum Şafak Nagajima adlı bir doçentin yasaklarına uğramış olmamız önemli değil, kitleleri uyutmaması bizim için önemlidir.Aslında bu yasakçı tavrı, onun biraz da bu konulardaki eksikliğini fark etmesinden kaynaklanıyor.

Ve bir paylaşımda yaptığı şu terbiyesiziliğe bakar mısınız?Güya kadının doğum sürecinde doğru bir yolda ilerlediğini (farkında olmadan) sonrada erkeklik hormonlarının(sonradan aklı başına gelmiş hormonlar) devreye girerek erkek bir bebeğin oluşumuna neden olduğunu ileri sürüyor.Yani kadın üstünlüğünün ta en başından doğumdan itibariyle kendini gösterdiğini söyleyecek kadar paranoyakça bir yaklaşım sergilediğinin farkında bile değil.Şimdi ekşi sözlükte yazdıklarına ve tarafından ona verilen cevaba bakalım.Alttaki yorum.. (cevap sonradan kendisi tarafından silinmiştir)

https://eksisozluk.com/safak-nakajima--3596303

8 Eylül 2015 Salı

Kur'an'ın Anlasilmazlıgının Anlasılırlıgı Üzerine

Aslında her şey daha önceden soylenmiştir,hem de çok iyi bir şekilde;ama onları her zaman yeniden söylemek gerekmektedir.cagımızda,hatta dinin asıllardan uzaklaşan her cagda zorunlu olan şey,ruhun ozunde ezeli bir yazıyla yazılı olan hakikatleri yeniden keşfetmeleri için kimilerine yeni anahtarlar saglamaktır.Bu anahtarlar eskilerinden daha değişik ve daha çok dusunceyle ilgilidir;fakat onlardan daha iyi değillerdir.Frithjof Schuon


Kur’an’ın dış yüzü bir insana benzer; insanın şekli, yüzü, boyu görünür ama, ruhu gizlidir, görünmez.” Mevlana
Allah kutsal kitapları daha dikkatli okuyup incelememizi teşvik ve aklımızın sınırlı yeteneğini tespit ederek daha mütevazi davranmamız için vahyettiği kutsal kitapları kasten güçlüklerle doldurmuştur."s.augustin "


Kur'an yapısı itibariyle nötr bir kitaptır.Konular yer yer farklılıklar arz eder.Yer yer bazı hususlar açıkca ortaya konurken bazı hususlara açık kapı bırakılırken bazı hususlar ise bilerek anlaşılmaz bırakıldığı da kuranın kendi düzenleniş amacı içinde yer alır.Aslında kuran için önemli olanın;insanların imtihan edilmesi ve gaybı bilmeye ihtiyaç duymadan ona inanmanın yani iman etmenin kendisi için daha önemli olmasını insanlara bildirmesidir.Yani asıl amacın insandaki samimiyetini önemsenmesidir;çünkü insanı insan yapan vicdanındaki samimiyetin ortaya çıkmasıdır.insanların Tanrıyı bilip-bilmemekten ziyade onun yaptıklarını görerek ona inanıp- inanmamalarını ölçüt alarak insanın bu durumuna değer verilmiştir.Eğer kuran ya da diğer kutsal kitaplar gerçekten tanrı tarafından geldiğine dair hiç şüphe barındırmayacak bir düzeyde olmuş olsaydı bu durumda kuran kendi iddiasını kendi kendine çürütmüş olacaktır;çünkü bu durumda imtihan gerek kalamdan herkes elindeki kanıtla Tanrıya inanmış olmayı tercih ederdi.Burada diğer kutsal kitapları aksine kuran'ın kendisi bu durumunu imtihan edilme olarak öne sürdüğü için anlaşılmaması onu haklı duruma getirecektir.Kuran her haliyle "inandım de" hitabını kullanarak insanları inanmaya teşvik hatta onların şüphelerini  bilirmişçesine tavsiye de bulunmuştur.Hatta kuran kendi verdiği örnekleriyle kendisinde kusur aranacağının ve kişilerin samimiyetine bağlı olarak bu örneklerle kimisinin sapacağının kimisinin de "inandım" kabuluyle bu durumu kabulleneceğini söylemiştir.

Allah sivrisineği ve onun üstününü misal olarak vermekten çekinmez. İnananlar bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilirler. İnkar edenler ise 'Allah bu misalle neyi murad etti?' derler, O, bu misalle birçoğunu saptırır, birçoğunu da yola getirir. Onunla saptırdığı yalnız fasıklardır ki onlar Allah'la yapılan sözleşmeyi kabulden sonra bozarlar. Allah'ın birleştirilmesini buyurduğu şeyi ayırırlar ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar; zarara uğrayanlar işte onlardır.

Canlılarda Sonuç Odaklı İşleyen Kanunlar

Yumurtadaki civcivin nefes alması için gözeneklerin olması,civcivin yumurtada gelişme aşamasındayken nasıl şekil alması gerektiğini bilgisine sahip dna'daki bilgi kodları  hangi kıta da ve uzaklıkta olursa olsun yumurtadaki yaşamın başlangıcının aynı metodu izlemesi tamamen  akla dayalı bir sistemin ürünü olabilir ancak.

Kanunlar neden her yerde aynı sonuçları doğursun ki?Onların bunu yapmasına neden olacak bir amaçları ya da şartlanmalarını sağlayacak hiç bir neden Evrende var değildir.

Kanunlar kendi kendilerini doğru sonuçlar alabilecek şekilde şartlandırmaları mümkün değildir.Bu durumda kanunları her yerde geçerli olacak ve her durumda aynı sonuçları vermesini sağlayan bir sistem olmalıdır.Baktığımızda bir tohumda ya da aynı tür bitkilerin üremesini sağlayan nedenler her yerde aynıdır ve hep kendi metotlarına göre çoğalırlar;çünkü onların bu metodu dışında üremeleri sağlayacak başka bir yöntemleri bulunmamaktadır;eğer öyle olsaydı evrim başka koşullar altında ortamlarının durumuna göre aynı türdeki bir bitkinin üremesi için daha kolay ya da zorlu bir seçeneği onlara sunması beklenirdi.Burada bırakın evrimi hangi canlı olursa olsun şu anki durumunun dışında üremesinin başka bir yolu bulunmamaktadır.

Demek ki onların üremelerini sağlayacak yegane sistem tek ve doğru sonuçları verebilecek bir şekilde programlanmıştır.

5 Eylül 2015 Cumartesi

İnsanın Çabasına Bağlı Kader

"Biz insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık"
Bu ayeti ele aldığımızda insanın yaşayacağı bu dünya hayatında görüp göreceklerini belirleyecek olan yönü, onun görmek istedikleri ya da yaşayacağı eylemleri kendi çabasına göre şekillenecek olmasıdır.İnsan kendi kalıplarının dışına çıktığı an o kalıpların dışında yeni bir dünyayla karşılaşacak ve bu yeni dünyasında kendi gerçeğini inşa ederek yaşamaya başlayacaktır.Peki kişi kendi çabasıyla kalıplarının dışına nasıl çıkacaktır.Alışkanlıklarından nasıl vazgeçmeyi başarabilecektir?
Biliyoruz ki insanlar davranışlarını ve alışkanlıklarını kendi isteklerine rağmen değiştirmekte zorlanırlar ya da değiştiremeyeceğini düşünerek "ben buyum" kabullenişi içinde pes etmiş bir kişilik olarak yaşamlarını kendi kalıplarına hapsederek mutsuz bir dünya var ederler.Bu zamanla onları fark etmeden olmak istemedikleri bir karekter yapısına dönüştürecektir.Çünkü insanlar kendilerinin eksik yanlarını bilirler ve bunu bilmelerine rağmen olmak istedikleri kişi olma zahmetine girmezler.Bu da onların davranışlarını alışkanlıklara,alışkanlıklarını da zamanla karekterleri haline getirecektir.Karekterlerinin gereğini de yapmaları için kaderleri de onların karekterlerine uygun bir biçimde var edilecektir.Burada kritik nokta "zahmet"te bulunup bulunmamalarıdır.Eğer zahmette bulunsalardı ya da ayetteki kelimeyle "çaba" gösterselerdi belki de kaderleri onların olmak istedikleri kişiliklere göre şekillenmiş olurdu.

Ve şöyle bir noktada vardır;
Allah insanları tertemiz kılmak ister ve onların olgun kamil bir kişiliğe ulaşmaları için onları sınar.
 "Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor."(Ahzap 33)

Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.
 Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.

İnsanların tertemız kılınması için belirli ve zorlu şartlardan geçmesi gerekecektir.Hasta olacaktır ki kibirden,ayrılıcaktır ki kıymet bilememeden,yaşlanacaktır ki hayatın ebedi olmadığından arınabilmeyi öğrenebilsin.Ancak kimisi de vardır ki bu sınanmanın altında kendi kendilerini yoksun kılarlar;çünkü Allah
"Biz kimseye kaldıramayacağından fazlasını yüklemeyiz"der.

Bu durumda insanlar kendi yüklerini kendilerine ağırlaştırırlar.Peki bunu nasıl yapar derseniz yeniden yukarıda ayete döneriz"Biz insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık"
Yani çaba gösterme gayreti göstermeden, üzerlerindeki yükü kaldırıma zahmetine girmeden bunun altında kalmayı tercih ederler.
Allah insana hiçbir şekilde zulmetmez.Ama insanlar öz benliklerine zulmediyorlar’’(Yunus,44)

Bilim Işığında Bir Ayeti Değerlendirme

Senin kullarından belirli bir pay elbette alacağım. Yemin olsun, onları saptıracağım, onları kuruntulara / hurafelere / anlamını bilmeden okumaya mutlaka iteceğim. Onlara mutlaka emir vereceğim de Davarların kulaklarını yaracaklar ; onlara muhakkak emredeceğim de Allah'ın yaratışını / yarattıklarını değiştirecekler. " Kim Allah' ı bırakıp da şeytanı yandaş edinirse açık bir hüsrana kesinlikle yuvarlanmış olacaktır. ( nisa suresi: 118 - 119 )

Kök hücreden klolanarak üretilmiş Dolly adında bir koyun vardı.Ve bu koyun henuz 6 yaşında iken ilerde çıkması muhtemel hastalıklara daha erkenden yakalanarak ölmüştü.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Dolly_(koyun)

ve yien biliyoruz ki GDO'lu ürünler zararlıdır.

Öğrendiğim kadarıyla klonlama yapılan hayvanların kulak arkasından ya da memelerinden kök hücre alınarak bu işlem yapılıyormuş.Allahın yaratılışı değiştirmekten kasdettiği bu mudur acaba?

Ateizme Sorular 11


Evrim; tasarım yeteneğinden yoksun bir halde, insanda daima cinsel arzu ve isteklerin uyandıracak tensel bir estetiğe neden olabilir mi?

Canlılardaki her gelişim doğal seçilim ile paralel olarak diğer unsurları kendiliğinden uzmanlaştırabilir mi?

Atomların son yörüngelerinin maksimum elektron değeri 8 ise hassas ölçüler nasıl dengelenecektir?iyonik bağlar gibi hassaslık gerektiren dengelerin,hassaslıktan yoksun olan ve kendi davranışlarına ters düşen ölçülerine rağmen bunu atomların kendi becerisine mal etmek ne kadar akılcıdır?

Canlıları meydana getiren kimyasal tepkimelerin hassas ölçülere göre oluşmasını  ve ona göre biçim almasını sağlayan fizik kuralları var.Fizik kurallarının; bir amaca dönük olarak ve Evrene uyum sağlayacak prensiplere göre canlılığın oluşmasını sağlayacak bir metotta ilerlemesi, onu kurallarına göre ayarlayan biri olduğunu aklımıza getirmesi beklenemez mi?

Maddenin hangi niteliği canlı oluşumuna ve onun organize bir hale geçmesine neden olmuştur?(Hatta cansız madde o kadar iyi organize olabiliyor ki kendini bile sorgulayacak kadar bir zihni üretebiliyor)

Evreni harekete geçiren enerjinin doğası ne kaynaklıdır?

Canlılığa gerekli olan tüm inorganik bileşenler bir araya getirildiği halde neden canlı oluşumu sağlanamıyor.Bu durumda cansızlığı canlı hale getiren maddenin dışında ne olabilir?

Atom yığınlarından ibaret nesneler dünyasında özgür irade,farkındalık vs.gibi hislerin anlamı nedir?

Klasik Sorular

1.Allah'in tüm bu olanlardan sonra hedeflediği nedir? 2.Meşhur Ahzap süresindeki peygamberin evlatligiyla evlenmesinin hikmeti? 3.Dini...