13 Ekim 2013 Pazar

Kusurlu Evrende Kusursuz Denge

Makro aleme baktığınızda evrenin ilk oluşum anında sadece helyum ve hidrojen elementinin varolduğunu görüyoruz.Tam anlamıyla tüm elementlerin aynı anda varolduğuna dair bir kanıt yoktur.Ancak evrenin bundan sonraki çalışma sistemi evrenin ihtiyaç duyacağı tüm elementlerin,bileşiklerin,moleküllerin oluşumu sağlayacak yönde işlemeye başlamıştır.Burada Tanrının bir anda yaratmak yerine aşama aşama metodunu tercih ettiğini görüyoruz.Bu da beraberinde bir şeyin olduğu gibi bir anda mükemmel olarak yaratılmadığını göstermektedir.Tanrının çalışma prensibine baktığınızda evrende herşeyin zıtlıklar üzerine inşa edildiğini görüyoruz.Bu zıtlıklar yeri geldiğinde birbirini tamamlar nitelikte olurken diğer yandan yaratılışın bir kusurlu bir şekilde algılanmasına neden olmaktadır.Tanrı aslında burada kusurlu olanın kendisinin değil,kusursuz olanın kendisinden başka olmadığını göstermek istemiştir.Belki evrimde tanrının canlı çeşitliliğini artırmak için kullanmış olduğu kusurlu bir yöntemdir.
Atom dünyasına indiğinizde elektron ve protonları kütlerinin farklı ancak eletrik yüklerinin aynı olduğunu görürsünüz.Halbuki sistemli olması gereken bri evrende elektronların kütlesinin protonların kütlesinden küçük olmasından dolayı elektronlarında elektrik yüklerininde kütlelerine eşit olması beklenir.Peki elektronları kütlesi kendi kütlelerine sşit olsaydı ne olurdu.Yani bizim beklentilerime ve mantığımıza uygun olacak şekilde tasarlansaydı karşımızda nasıl bir evren olurdu ona bakmak lazım.eğer böyle bir şey olsaydı atomlar hep birbirini iter bir vaziyette olurdu bu da evrenin sadece başıboş şekilde savrulan atomlardan ibaret olduğunu bize gösterirdi.İşte bu kuvvetin daha doğrusu bu sistemin bu şekilde olmasına "elektormanyatik kuvvet" kuvvet diyoruz.Bununlar beraber evrenin ihtiyaç duyduğu ve olmazsa olmaz olan bu kuvvetler 4 tanedir.Burada sadece elektromanyetik kuvvetin olmazsa olmaz bir şekilde üstüne üstlük evrenin kurallarının tersi yönünde düzeni sağlayacak bri şekilde olduğunu görüyoruz.
Sonuç olarak evren elde edilmek istenen sonuçlara göre varedilmiştir.Evren kusursuz değildir.Tanrı kendisine ihtiyaç duyulacak bir evreni ve canlı sistemini yaratmıştır.Kusursuzluğun kendisi bile bri evrenin oluşmayacağını bizlere göstermektedir.demek ki evren kusursuz olmaktan ziyade aşama aşama kusursuzluğa doğru ilerleyecek şekilde tasarlanmıştır.Hatta evrenin genişleme hızı ışık hızından fazla olmasına rağmen madde yine de dağılmamaktadır.Bu yaratılış bile evrenin kurallarının tersi yönünde işlemektedir.Peki evrenin kuralalrının tersi yönünde hala olması gereken yaratılış devam edebiyorsa bunu ayarlayn biri olmamalı mıdır?
http://www.youtube.com/watch?v=MOlxR_XrhaI

Tesadüfler Evrene uyumlu Değildir

Evrene baktığımızda, evrenin amaç beslemekten yoksun atom yığınlarından ibaret olduğunu görüyoruz.Ve yine evrenin yapısına baktığımızda, evrende amaç gütmeyi gerektirecek yapıların olduğunu da görüyoruz.
Örneğin;evrenin canlı uyumunu destekleyecek fizik kanunlarına sahip olması evrenın canlı uyumuna neden olacak şekilde varedildiğini gösterir..
Evrende düzenleyici bir gücün olmadığını ya da evrenin dışardan herhangi bir müdahaleye ihtiyaç duymadan varolduğunu iddia edenler ,aslında evrende amaç gütmeyi gerektiren oluşumları tesadüflerin uyumlu olmasına bağlamış olurlar.Yalnız tesadüflerin uyumlu bir şekilde amaç gerektirmeyen yapılara neden olduğuna dair herhangi bir kanıtın olmadığını görmezden geliyorlar.Örneğin;dünyanın bir yörüngeye sahip olması için tesadüflerin nasıl bir yol izlemeleri,organize olmaları ya da nasıl bir dağınıklığa,başıboşluğa sebep olacaklarına dair açıklayıcı bir kanıt yoktur.Evren tesadüflere uyumlu değildir ya da tesadüfler böyle bir yapıdaki evrene uygun değildir.Evrendeki olmazsa olmaz 4 temel kuvvete baktığınızda bunların tesadüflerin uyumu değilde amaç gerektirecek bir niyetin sonucunda oluştuğunu görüyoruz.Tesadüfler zaten uyumlu bir hale gelip olması gereken oluşumlara neden oluyorsa orada tesadüf değil tesadüfleri düzenleyen bir güç olmalıdır.

4 Ekim 2013 Cuma

Teknoloji ve Evrim

Bilimin çığırtkanlığını yapan evrimciler ,herşeyin açıklayacısı olarak gördükleri bilimin de akıl ve mantık örgüsünden ibaret olduğunu da bilmelidirler.
Örneğin:
İnsanın bilişsel zekasının gelişimini sağlayanın ne olduğunu sorduğunuz vakit size bilimsel olmayan çok kötü bir hikaye anlatırlar.
Canlıların amansız mücadesinin canlıya zeka kazandıdığını iddia ederler.Halbuki bilimsel olarak mücadele etmenin zekayı varettğine dair bir kanıt yoktur..Böyle bir şey varsa o halde diğer canlılarda neden zeka yoktur.Buna ise itirazları canlılardaki içgüdüsel yetenekleri olacaktır.Halbuki içgüdü de kaynağı belirsizdir içgüdüler genelde canlılığın avantajını sağlayacak özelliktedir.O halde içgüdüyü vareden de bunu bilinçli olarak canlılara ilham edendir.
Bir diğer husus evrimin yararlı organlar üzerindeki sıralamasıdır.Nasıl oluyorda henuz bir organ oluşmadan önce o organın hangi organla entegre olacağı, o organın ne işe yaracağı,canlıya faydalı olup olmayacağının analizi,aralarındaki uyumun düzenli şekilde işlemesi için hücrelerin doğru komutlara dayalı olarak o organın gelişiminde rol oynuyor.Nasıl oluyorda beyinde geçici hafıza oluşuyor ve unutulan bilgi kodları hücrelerden geri çağrılabiliyor?Nasıl oluyorda optik bilgi gerektiren göz organı teknolojisiz,yeteneksiz,bilgisiz,programsız,sistemsiz bir şekilde kendi kendine varolabiliyor.Nasıl oluyorda bilgiyi elde eden,doğayla zihnin uyumunu sağlayan,bilinci kelimelere döken,hücreler arasında iletişim sağlayan bir organ kendi kendine kör tesadüfler sayesinde varolabiliyor vb..
Bu nasıl canlılar üzerinde bilinçsiz bir TEKNOLOJİDİR

Evrime sorular

Balığın bir süzgece gereksinim duyacak şekilde evrim geçirmesine neden olan durum denizsel ortam ise filllerin hortumunu uzatacak olan ortam nasıl bir ortamdır?

İlk canlı türü doğal ortamda nasıl oldu da uzun yıllar boyunca hep sağ kalmayı başararak farklı türlerin meydana gelmesini sağlayacak şekilde yaşadı ve her türlü farklı ortamalarda değişime uğramayı başardı?

Etobur hayvanların etour olması yönünde evrim nasıl bir rol oynamıştır?

Otobur hayvanların doğal seleksiyona uğramadan gelişmiş olmaları nasıl açıklanabilir?

Otoburların savunma mekanızmaları kendilerini koruyacak şekilde gelişmişken iken etoburların saldırma amaçlı gelişme göstermesindeki gerekliliği evrim nasıl sağlamıştır?

ilginç soru(n)lar

Vicdan aklın neresinde yer alır ya da vicdan azabı çekmek nöronların hangi hareketiyle mümkün hale gelir?
Hislerin ayrı ayrı oluşması için nöronlar ayrı ayrı mı görevlendirilmiştir.Nöronlar utanma ile hoşlanma arasındaki farkı nasıl belirliyor.Utanma anında harekete geçen nöronalr bunu beyne nasıl iletiyor.Beyın bunun utanma gereksinimi olduğunun nasıl anlıyor?
Öldükten sonra bedenimizle dirileceksek,Cehennemde derilerimiz kavrulacaksa ve cehennem de ateşten ibaretse bu dediğiniz yer evrenin ilkelerine uygundur.O halde cehennem bu evrende mi?
Gözün görme amacına uygun yapıldığı kesin değil midir?Göz görme işlevinin yerine getirilmesinin beklentisi içinde oluşmaya başlamıyor mu?Göz görme işinin yapılacağı şekilde üretililmiyor mu?
Tanrıyı görmek isteyipte yaptıklarını anlamaya çalışmak yerine ,Tanrının yaptıklarına bakarak onun gücünü ve görkemini anlamak daha mantıklı değil midir?
Tanrı kesin olarak yoksa bizi bir Tanrının olabileceği yönünde rahatsız eden fikrin kaynağı nedir?Madem Tanrı yok o halde onun varolmasını gerekli kılan ihtimaller nedir ki bizler bir Tanrının varlığı ihtimalinden tedirginlik duymaya başlarız?

3 Ekim 2013 Perşembe

Tanrıyı Anlamak..

Bir arabanın nasıl çalıştığını anlamadan onu kullanabilirsiniz.Ancak bu size hazır verilmiş emanet bir bilgidir.Bilim ışık hızını keşfetmeden önce de ışık aynı hızla hareket ediyordu.Dünyanın döndüğünü keşfetmeden önce de dünya kendi ekseni etrafında dönüyordu.Dolasıyla bilim bir şeyi icat etmez;sadece o şeyin varlığını ortaya çıkarır.Anlayacağınız düzenli bir sistem keşfedilemden önce de sistemli bir şekilde varlığını sürdüyordu.Ateistler ise sanki bilim geliştikçe bu yasaları varedenin gereksiz olduğunu düşünmüşlerdir.Şunu anlıyorlar evrende keşedilmesi gerekenler keşfedildiği vakit değerini yitirir.Yani keşfedilen şeye artık gerek yoktur gibi bir yaklaşım sergilerler.şimdi araba kullanmayı öğrenmek ile yani bilimi kullanarak öğrenmek mi maharettir; yoksa sistemin ancak bilim sayesinde çözülebilecek kadar komplike olmasını sağlamak mı maharettir?
Sisteme baktığınızda;
Makroalemde uydular gezegenlerin,gezegenler güneşin,güneşler galaktik merkez etrafında,galaktik merkez kendi ekseni etrafında ,galaksilerde başka galaksilerin etrafında dönmesini tutunda mikroalemdeki elektronların çekirdek etrafında ve kendi ekseni etrafında dönmesine kadar bir sistem hazırlanmıştır, Canlılardaki hücrelerin dokulardan,dokuların sistemlerden,sistemlerinde organlardan, organlarında organızmaya kadar her birim bir üst birimin sıkı denetimi altında bilinçli bir iletişim ağı ile birbirinden haberdardır. Burada bu sistemi keşfedeni değilde bu sistemi kuranı bilmek ve onu takdir etmek önemli olmalıdır.
Ki siz üstüne üstlük bu sistemin talihin şansın bir ürünü olduğunu iddia edersiniz bu evrensel bütünlük anlayışının ve bilimin içinde yer almaz.
Evrende her cisim birbirini çeker .Güneşin dünyaya uyguladığı çekim,dunyanın aya,gezgenlerin birbirlerine,atom çekirdeğindeki protonların da elektronları yüklerinden dolayı çekmesi ve tüm bunların nihayetinde maddenin dağılmasının, çözülmesinin engellenmesini sağlayan neden sistemin olmazsa olmaz ürünü değil midir?Yani raslantı ile sistemler meydana gelmez.ör: raslantı ile dünyanın kütlesi belli olacak,şansla dünyanın yoğunluk değeri artacak,dünyanın hacmi ve yarı çapı belirlenlenmez
Bazende bilimin henuz çözemediği ya da ateistlerin anlam veremediği bazı doğa olaylarında da onların iddiaları şu yöndedir.
"Madem her şey mükemmel o halde şu şu olumsuzluklar var"
Bilim geliştikçe aşağıda örneklerini gördüğümüz gibi
Yanardağlar, kum fırtınaları, uzaydan gelen meteorlar okyanuslardan buharlaşan su buharının yukseklerde yoğunlaşması için gerekli olan çekirdekleri sağlarlarmış.Anlayacağınız şer gibi görünen şeylerde aslında kuranında dediği gibi bilmediğiniz şeylerden dolayı hayırlı olanı göremeyebilirsiniz.İnsan elbetteki bir derin bir bilgi ve benliğe sahiptir.zamanla insan Tanrıyı daha iyi anlayacak ve onun sistemini çözmeye başlayacaktır.Muhammed ikbalin güzel bri sözü vardır
"insana sığabilene kainat,kainata sığamayana insan denir"
Onu yaratanda elbetteki insandan daha büyük ve övülmeye layık olan biri olacaktır;çünkü o
tüm bu olanların oldukları gibi olmasına neden olandır..

Klasik Sorular

1.Allah'in tüm bu olanlardan sonra hedeflediği nedir? 2.Meşhur Ahzap süresindeki peygamberin evlatligiyla evlenmesinin hikmeti? 3.Dini...