29 Aralık 2015 Salı

Dogal Seleksiyon'un Dogal Olmayan Yöntemi

Hayvanlardaki merhamet dürtüsü evrimsel biyolojiye göre nasıl gelişmistir?

Doğal seleksiyon gereği doğada acımasız bir mücadelenin sonucunda canlılar gelişim gösterek zamanla farklı türlere donusmuslerdir.Doğadaki acımasız mücadele de canlıların gelişimini sağlayan bir süreçtir,peki eyvallah diyelim;ama acimazsizligin tam tersi olan merhamet neyin mücadelesini elde etmek için gerçekleşmek zorunda olan seydir?

Ayrıca doğal seleksiyon sayesinde acimazsizlik ortaya çıktıysa merhamet neyin sayesinde ortaya çıkmış olabilir?Merhametli olmak canlilarin kendi türünü hayatta tutmak içinse merhametsizlikte hayatta kalmak içinse, canlı hangi durumda hangisine yönelik tercihte bulunmasi gerektigini nasıl anlayacaktır?

Ki bazı canlilar kendi türünde olmayan canlılara bile merhamet ederler iyi de neden bunu yapma gereği duyarlar bu davranış şekli evrim sürecine zıt değil midir?

27 Aralık 2015 Pazar

Fantastik Evren

Tanrı inancına sahip olmayan kişilerin savunmalarını dinlediğiniz vakit bir Tanrının denizi yarmasını,asanın yılana dönüştürülmesini,ya da Ayın ikiye bölünmesi gibi akıl almaz olayların gerçek hayatla bağdaşmayacağını;dolasıyla bunların masal olmaktan öte gidemeyeceğini düşünmektedirler.Halbuki bir Tanrı varsa her şeyi yapabilecek güçte olana Tanrı dendiği için bunların imkan dahilinde olması kadar doğal bir şey yoktur.Önemli olan zaten bunları başarabilen bri varlığın Tanrı olarak değerlendirilebilmesidir.Sorun yine Tanrı tanımının doğru yapılamamasından kaynaklanmaktadır.

Ateist kişiler her şeyin Evrendeki gerçeklik üzerinden ele alınmasının daha doğru olacağını söylemektedirler.
Peki ateistler maddenin gerçekliği dışında gelişen olayların fantastik kurgulardan ibaret olduğunu düşünüyorlarsa;o halde bizde yaşadığımız bu maddi dünyanın neden fantastik olduğuyla ilgili olduğu hakkında onları biraz düşünmeye sevk edelim.

Hiçbir şeyden gelip de,hiçbir şeyliğe doğru yolculuk etmek bu Evrenin kurallarıyla ne kadar tutarlıdır?

Nereden gelinip nereye gidilemeyeceğini bilen bir canlı bunu düşündüğü halde bunu Evrendeki kurallara göre bilememesi-çözememesi modern dünyaya göre fantastik  değil midir? (kısacası ölümün varlığı)

Evrim hikayesine göre bir pireden akıllı bir insana dönüşmek fantastik değil midir?

Evrenin sınırlarının ne olduğunu bilememek (materyalizme göre evren başından ve sonunda beri hep vardı) sonsuzluk kavramı fantastik değil midir?

Katrilyonlarca gezegenin içinde ve en yakınındaki gezegende bile hayat olmayan bir evrende sadece birinin yaşama uygun olması fantastik değil midir?

Bilinçsiz maddelerin hem parçacık hem dalga olması fantastik değil midir?

Bilinçsiz maddenin gözlemlendiğinde farklı gözlemlenmediğinde farklı davranması fantastik değil midir?(çift yarık deneyi)

Atom yığınlarının bir canlıda organize olarak düşünmeyi sağlaması fantastik değil midir?

Evrenin siyah renkte olması onun maddeyi tutma özelliğinden kaynaklı ise bunun böyle olmasının kendi kendine tasarlanmış olması fantastik değil midir?

Karadeliklerin ufuk noktasında (tekillik) zaman ve mekanın olmaması fantastik değil midir?

Takyonların (sanal kütle) oluşması halinde maddesiz sanal bir boyut oluşması fantastik değil midir?

Elektronlar ile atom çekirdeğinin %99'nun boşluktan oluşması fantastik değil midir?

Maddenin madde'den oluşmamış olması (Bigbang'den önce Madde yoktu;ama Madde Bigbang ile oluştu yani madde olmayan bir şeyden) fantastik değil mi?


22 Kasım 2015 Pazar

Bir Anlam Olmalıdır

Yaşadığımız bu alemi daha önceden görmediğimiz ve tecrübe edinmediğimiz halde burada bir anlam varsa eğer, o zaman bu anlamın varlığının da bir anlamı olmalıdır elbet..

Durup dururken bilinçsizliğin, anlamsızlığın daha iyi bir tabirle hiçbir şeyin olmadığı bir yerden gelerek  varlığınızla bu alem için bir anlam ifade edemezsiniz.Hem siz bir anlam ifade edeceksiniz hem de anlamlı olanın ne olduğuna siz anlam vereceksiniz.Evren sizin gözünüzden kendi anlamını bulacaktır.Bu bana gerçekten çok ilginç geliyor.Bu evrende her şey her an farklı bir şeye dönüşmüyor;sadece daha önce aldığı değişik hallere sil baştan çeşitli devinimlerle bürünüyor.Evren ilk olduğu andan itibaren değişimi hep aynı şekildedir.Eğer bu böyleyse her şey tekrar tekrar belirli dönüşümlerden sonra nihayet o ilk değişime tekrar dönüyorsa o zaman anlam denilen şey de geçmişte biriktiği yerden eninde sonunda değişimlerin ardından bir yerlerde yeniden bselirecektir.Evrenin miktarı 0 ise ona oldugundan farkli yeni bir şey katılmıyorsa; o zaman anlamda bir yerlerde yeniden kendi kimliğini bulacağı bir zamana denk gelecektir.

Hatta bunun ilginç yanı, sizin anlam verdikleriniz daha önce sizin onlara anlam vereceğiniz şekilde anlamlı bir hale getirilmiş olmasıdır.Yani doğaya bakın hepsi matematiksel bir uyumla,doğa yasaları ve çeşitli kanunlarla düzenlenmiş ve sizinde varlığınızin tüm bunları anlayabileceğiniz şekilde tasarlanmış olması,sizin tüm bu denklemlerden daha öte bir mantıksal zorunluluk içerdiğinizi gösterir.Bu gerçekten müthiş bir şeydir.

Tüm bunlara rağmen kimisi kutsal kitaplara bakınca boyle bir Evreni yaratan gücün kitaplarda yer almasının onu basite indirgeyeceğini söylüyor.Size basit gelmesi onu yeterince anlamamış olmanızdan kaynaklanıyor olabilir.Yeterince anlamamış olmanız onun planınin bir parçasına hizmet etmeniz içindir belki de;çünkü zor olanı anlamaya çalışmanızın görülmesi ve bu konudaki samimiyetinizin ölçülmesi isteniyordur.Buradaki gücun amacı sizin onu anlamaya niyetlenmis olmanızı görmek ve bu durumu basite almamaniz içindir.Basit olmasın ki daha rahat inanalım derdinin sizde olmasinin istenmemesidir.
İşte burada samimiyetin ölçülmesi için bazı şeylerin zor anlaşılır olması gerekmektedir

8 Kasım 2015 Pazar

Bilim'in Evrimsel Gözlemi

Ne yapması gerektiğini bilmeyen bir organizma neye ihtiyacı olduğunu da bilmez.O halde ilk canlı hayatta kalması gerektiğini ve  genetik hafızasını bir sonraki nesle kopyalayarak kendi neslini bu şekilde sürdürebileceğini nereden biliyor?


Hücreler yaşlandığında artık iş yapamaz olduklarını nasıl anladılar ve buna karşı önlem olarak yenilenmelerini nasıl sağladılar?

Tüm canlılar aynı evrim sürecinden geçildiyse eğer o zaman eril ve dişiler neden farklı üreme organlarına sahiptirler ve bu sayede üreyeceklerini bilmiş vaziyette hareket ederler?Genetik hafıza hepsinde aynı şekilde ilerlerken o zaman cinsler nasıl meydana geldi?

Doğal seleksiyon sartlarıyla dna ya yeni halka eklenmesi imkan dahilinde midir?

Bugüne kadar - den + ya doğru gelişimlerde zamana bağlı olarak gen haritaları bilim dünyasınca çıkartılmış ve değişen durumlar gözlenmiş midir?

Evrim geçiren hücrelerin metabolizmik devredeki reaksiyonları  mutasyonlarla  + bir enerjiye donuşebilir mi?

Türlerdeki değişim genetik kombinasyonun varyasyon göstermesi değil türe özgü genetik şifreye sahip olmasıyla ilgili ise genlerde kopma yada eklenme söz konusu oalbilir mi?F
Çift sarmal olan dna karsılarına rastgele bazlar yerleşir mi?Tum canlılar kendine ait proteinleri sentezliyolar ve farklılık boyle ortaya cıkıyorsa o zaman çok kritik bir hataya uğramadan nasıl farklı bir canlı türü ortaya çıkabilir?

22 Ekim 2015 Perşembe

Hz. Muhammed'in Kuran Gerçeği

Bizanslı Rûmlar yenilgiye uğradılar. En yakın bir yerde, fakat onlar bu mağlûbiyetten sonra galip olacaklar. Bir kaç yıl içinde; çünkü karar yetkisi eninde sonunda Allah'a aittir. İşte o gün inananlar sevineceklerdir.

Ayete baktığımızda eğer peygamber bunu kendi yazmış olsaydı ilerde bunların gerçekleşememe ihtimaline karşı nasıl bir durumla karşılaşacağını düşünmüş olur ve gelecekten haber verme riskine girmek istemezdi.

Andolsun, Allah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Harama gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir FETİH daha verdi.



Mescidi haram yani mekkedeki kabenin çevresinde yer alan mescit..Peki sonunda ne oldu?Müslümanlar zaferle mekkeye geri dönmüş oldu.Yine gelecekten haber vererek riske girdi ve dediği gibi de oldu.

Kur’an’ı ağır ağır , düşüne düşüne oku . '' (MUZZEMMİL-4 )

Burada da peygamber "illaki bir hatam olur" düşüncesiyle hareket edip kuranın derinlemesine okunulması yönünde tavsiyede bulunmazdı.

Ancak, Allah dilerse yapacağım de. Unuttuğun zaman Rabbini an ve Umarım Rabbim beni, bundan daha doğru olana ulaştırır de.

Eğer yine kuranı kendisi yazdıysa neden kendini topluma karşı küçük düşürecek uyarılma gibi ifadeler kullanmış olsun.Pekala kendini öven sözler yazabilirdi.keza yine Abesa suresinde azarlanma ve uyarılmış olmasını istememesi gerekirdi.

Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir

Yine neden kendisini insanlardan daha üstün bir konumda olduğunu belirten sözler yazmadı da sadece bir peygamber olduğunu söylemekle yetindi. Birkaç ayette de sadece kul olduğunu dile getirdi.

Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.

Kendisini diğerlerinden daha üstte görmek istediği sözleri yazabilirdi.

Bundan sonra, güzellikleri hoşuna gitse bile başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helâl değildir.

Güzellikleri hoşuna gitmesine rağmen neden kendi kendini sınırlayan sözler yazsın?Kendisine haram ve helal olan kurallar ortaya koysun ki?

Sonuç olarak;

Bir insan ortaya büyük bir iddia atarsa bu iddiasında elde etmek istedikleri için buna uygun olarak iddiasını şekillendirme gayretine girer.

18 Ekim 2015 Pazar

Büyük Patlama ve Evrenin Hiçlikten Türeyişi

Evreni oluşturan her şey iğne deliğinden milyonlarca kez küçük bir noktadan çıkıyor.1 saniyede tüm kainatın ayrıntılı planı yapılıyor.(Olaya bakar mısınız,Fiziğin kendisi kendi sabitelerini belirleyerek, kendisi için olması gerekenleri belirlenmiş rakamlara göre zorunlu olarak oluşturuyor)
Devamı...




Ya Sen İnanıyor Musun?





Tanrı Yoksa Yaşam ve Ölüm Neden Var?

Bu soru gerçekten bana göre kayda değer bir soru olmalıdır.Eğer birileri bizim var olup canlı bir yapıya dönüşmemizi istemediyse neden madde denilen kavram kendisinden çok ama çok farklı olan  canlı denilen bir formun oluşmasına olanak sağladı?

Ve bu formun oluşması gerçekten emek ve planlama gerektiren bir işse neden Evrende bir şeyler böyle bir yapının oluşması için bir takım zorunluluklar içermek zorundaydı.Eğer ölüp hiç anlam ifade etmeyen bir yokluğa dönüşeceksek neden maddeden oluşan hücreler sonu yok olmakla bitecek bir canlıyı yaşatmak için o kadar emek sarfetti?

Diyorlar ki canlının oluşumu abiyogenez teorisine göre çeşitli tesadüfler biraraya gelerek bir şekilde canlı oluşumunu tetikledi ve kendi kendi kopyalan moleküller oluştu onlarda zamanla canlının oluşmasına neden oldu.İyi de eğer bu böyleyse canlı nedir sorusunun yanıtı neden;.Canlı, organize olan ve bu organize karakteri sayesinde de kendi devamını sağlayabilendir. Kendiliğinden çeşitli kimyasal tepkimeleri gerçekleştiren, bu tepkimeler sayesinde yapı taşlarını kendisi oluşturabilen veya gerektiğinde bunları yıkabilen, üreyebilen, içinde bulunduğu koşullardan haber alabilen ve bunlara karşı tepkiler oluşturabilen ve en önemlisi de, bunların hepsini yapabilmek için mutlaka enerjiye ihtiyaç duyan her şey "canlıdır"  bu şekildedir.
Çoğalan  ve kendi devamını sağlayan her şey canlı ise o zaman canlıyı virüslerden ya da madde'den farklı kılan nedir?Eğer bu böyle ise Evren neden tamamen kendi devamını sürekli artıran canlı bir yapıya dönüşerek bu avantajı kullanmıyor?Kendi yapıtaşını maddeden alan yani özü madde olan canlı neden o zaman kendi özüne karşı tepkiler oluşturan bir yapıdadır.Canlının maddeden farkı nedir ki "kendiliğinden" şeklinde bir farkındaga sahip ve kendine ait bir iradesi var.ve bunu enerji olmadan yapamayacağı fark edecek bir özelliğe sahiptir.Kısaca  canlıyı kendi özüne yani maddesine rağmen organize edip kendi varlığını sürdürmesine neden olan nedir?

Ne oldu da canlıların kendi türünü sağlamaları için karşı cinsler birbirlererinin üremesine sebep olacak şekilde gelişti?Eğer tüm bunlar o kadar zahmete rağmen gelişti ise neden canlılar sonunda ölümle birlikte madde olacaklarını kabullenmeyecek şekilde kendi varlıklarını sürdürme eğilimi içindedirler.Madem özü madde, o zaman özüne kavuşması gereken canlı denilen varlık neden maddeye karşı hep varlığını sürdürecek eylemler içindedir.Demek ki canlı kendisini maddeden farklı görüyor ve kendi farkındalığını ortaya koymak istiyor.Bu da onu maddeden özel kılan ve ona farkındalık kazandıran bir bilince işaret eder.

14 Ekim 2015 Çarşamba

Anlamsızlıgı Kabullenmek

Evrene baktığımızda anlam denilen kavramın sadece insana özgü olduğunu görüyoruz.Bundan önce anlam vardıysa eğer anlamı insan gibi bir canlıya anlamlandıranın ne olduğu önemlidir.

Anlam nasıl oluşur,zihnimizde ne oluyor ki biz bazı şeylere anlam yüklemek istiyoruz..Cansız bir doğa neden insanda bir anlam doğursun ki ya da bunu nasıl insan zihninde kendini anlamlandıracak şekilde yapabilsin?

Ama baktığımızda insan her şeye anlam yükler ve her şeyi anlamlandırma güdüsüyle hareket eder.İnsan eğer doğanın bir parçasından ibaretse (ki öyle yani atom,molekül çeşitli kimyasal bileşenlerin bir sonucu ise) o zaman insandaki kurulu bu sistem nasıl bir sistemdir ki doğanın yapı taşlarından ibaret olduğu halde, doğada olmayanı (anlam) doğa üzerinden onu anlamlandırmaya çalışır.Bu nasıl maddesel bir sistemdir ki canlıyı tüm bağlarıyla,karmaşık sonuçlarıyla onu işletir ve ayakta tutan bir yapıdadır.

İnsanın mutlu olmasını sağlayan neden; kabullenmeyi istediği şeylerin sahibi olmaksa eğer, o zaman neden insan her zaman arayıştadır ve bu aradığı şeyin neden doğadan ibaret olduğunu kabullenemez haldedir.Her şeyin oluşumu anlamsız bir kazadan ibaretse, insanda bu kazanın bir ürünüyse, neden insan kendisine sebep olunan gibi anlamsız bir şekilde yaşamayı kabullenemez?

Tanrı yoksa eğer, insan neden sonunda anlamsız bir varlık olmaktan korkar.Anlamsız olan madde onun özünü oluşturuyorsa,öldükten sonra kendi özündeki anlamsızlığı neden kabullenemez ki?

13 Eylül 2015 Pazar

Tanrının İstegi ve İslam

Tanrının Evreni Yaratma sebeplerinden bazılarına bakarsak;

Tanrının insanlar üzerindeki etkisini ve yaratılan Evrene insanın bakış açısını görme isteği..

Tanrının insanlara verdiği akıl nimetinin sonuçlarını görme isteği..


Tanrının insanın varoluş çabasındaki izleyeceği yolu görme isteği..


Tanrının kendinde olanı varlık alemine serme isteği..


Tanrının insanların kendisini bulma isteği..



Aslında "istek" kelimesi sanki Tanrının bunlara ihtiyacı olduğu izlenimi vermektedir.Eğer böyle düşünürsek o halde şunu da düşünmemiz gerekecektir.Kendisini bilmesini sağlayan varlıkları üretmekten aciz ve bilinmesini sağlayacak yöntemi olmayan Tanrı..

Burada önemli olanın Tanrının bizlere akıl vererek bizlere göstermiş olduğu kıymeti onu bulma yolunda kullanmış olmamızdır.Yani aklınız varken bunu Tanrıyı bulma yolunda kullanmadan asalakça bir davranış sergilememenizdir.Ve onun buyruklarına uyarak ona değer verdiğini göstermenizdir.


Bu konuda islamın görünmeyene,bilinmeyene,kanıtlanmamış olana;ama varlığıyla kendini belli eden bir güce,tefekkür etmeyi teşvik etmesine,düşünmez misiniz gibi hitap cümlelerinde hep insanı arayışa sürüklemeyi amaç edinen bir yapısı vardır. Sonuçta böyle bir dine inanmak insanda kayıp değil,kamil bir olgunluğa erişmenin yanında insanın felsefi yönünü destekleyici durumları da içerir.Binlerce dinin olmasını da artık makul görüyorum.Bence bu kadar din aslında islamı kanıtlar niteliktedir.Tüm dinler amaçlarını kendi öğretilerine bağlı olarak gerçekleştirmek isterken islam bu işin imtihan yönünü ortaya koymaktadır.İmtihan ile Tanrıyı görmeden bile onun isteklerine uyma inceliği ve erdemini sergileyebilmek önemlidir.Kişi Tanrıyı bilmeli ve onu arama yoluna düşmelidir.Kendisini bu dünyanın Tanrısı (bencillik) olarak görmekten ziyade onun insanlara verdiği akılla yapması gerekeni sergileyerek Tanrının ondan olmasını istediği bir birey haline gelmesini sağlamaktır.


Kendi istek ve tutkularını tanrı edinen kişiyi gördün mü? (Furkan 43)

O Evrende yaptıklarıyla kendini belli ediyorsa, insanda yaptıklarıyla kendisini bir Tanrının varlığına işaret edecek şekilde belli etmelidir.

Kişisel Gelişim Uzmanlarının Samimiyetsizliği

Kişisel gelişim uzmanlarına baktığımızda bizlere hep öz güven sahibi olma,alınması gereken davranış biçimlerinin ne olabileceğine,sabretmenin ve doğru yerde doğru zamanda bulunmanın önemine vurgu yapmaktadırlar.Genel bağlamda toplumun sorunlarına eğilmekle beraber bireyin de bu durumda  alması gereken pozisyonun ne olabileceği konusunda fikir vermeye çalışırlar.Sanki tüm insanların yetenekleri ve bulundukları ortam aynıymış gibi..Aslına bakarsanız kendilerin bile kendi tavsiyelerine uymadıklarını görüyoruz.

Ha şunu diyebilirler"Sahip olduklarınız ya da sahip olmak istedikleriniz değil,elinizde olanın keyfine varabilmeniz sizi mutlu kılar"iyi de bu zaten başından beri dinlerin insana olan bir tavsiye ve öğretisi değil midir?Hatta Muhammed Esed'in bu konuda müslüman olmasına zemin hazırlayan bir http://www.namazsitesi.com/sureler/tekasur-suresi.html tekasür suresi vardır.

Ki kapitalist bir dünyanın size zorla empoze ettiği yaşam modellerini gördükçe nasıl bunlardan etkilenmeden, görmezden gelerek elinizdekiyle mutlu olmayı başarabilirsiniz ki?
Mutluluğun para endeksli bir refah seviyesiyle doğru orantılı olduğu konusunu toplumumuz maalesef bünyesine kabul ettirmiş vaziyettedir.Parası olmayana değer verilmeyen bir zamanda kendisini değersiz görmemeyi sağlayacak olan yöntem nedir ki siz bireyi bu konuda ikna etmeyi başarabilesiniz.Bir hizmet içi eğitim programında "şerif izgören"nin yardımcısı olan bir eğitmenle karşılaştık ve kendisinden şerif izgören'in 2 saatlik bir konferans vermesi için 20 bin tl istediğini ve bunu çok gören ev sahiplerinin bunu kabul etmediklerini öğrendim.Şerif izgören ise bir konuşmasında "bedava peynir fare kapanında olur" söylemiyle bedavadan para kazanmanın zararlarından ve haksızlığından bahsetmişti.Sanatçılar ve futbolcuları bedavadan para kazanmakla suçluyordu.Bre mübarek kendin eleştirdiğin bir konunun içinde kendinin yer almasını nasıl bir kişisel gelişim içiersinde değerlendiriyorsun!Bunu maalesef bazı prof.titri alan din adamları da yapıyor.Hatta bu konunun ne kadar abartlılı olduğunu dile getiren "içinizdeki öküze oha deyin" adında bir kitap çıktı:)

Hayatta bu konularda öğrendiğim tek şey (Bu nedenle başarılı olduğum söylenemez;ama ileri yaşantımda geriye baktığımda pişman olmamamı  sağlayan başarılı bir yöntem)

"Yıllar sonra yaptıklarınızdan dolayı duyacağınız pişmanlık,yapmadıklarınızdan dolayı duyacağınız pişmanlıklardan daha az olacaktır;çünkü yapmadıklarınızın sonucunu asla bilemeyeceksiniz."

Ben her konuda bunu yani konuşmayı yeğledim.Sonuçları kötü de olsa iyi de olsa geriye baktığımda yapmamak gibi bir pişmanlığı yaşamamak adına bunun böyle olması gerektiği fikrindeyim.Yani konuşulması gerekenleri mutlaka zamanında konuşmak gerekiyor.

10 Eylül 2015 Perşembe

Safak Nakajima Sendromu:)

Sosyal Medya sitelerine baktığımızda bu sitelerin yaşam doktoru ya da kişisel gelişim uzmanı olma iddiasında bulunan tıpçıların bile yer yer kendilerini kanıtlama ya da beğenilme duygularının zirveye taşındığı platformlar haline geldiklerini görüyoruz.

Tabi işin içine ideolojik kaygılar da devreye girince iş düşünce üreticiliğinden ve bilimsellikten uzak noktalara doğru ilerleme gösteriyor.Facebookta birkaç paylaşımına denk geldiğim ve paralelinde kendi fikrimi öne sürdüğüm bu platformda bir Tıp'çının da nasıl egolarına yenik düşebileceğinin şahidi olmakla şereflendim:)

Kişiler malumunuz sıkıştığında ya ad hominem saçmalıklarına başvurur ya da size kitap önerisinde bulunur.Gelin görün ki önerilen kitap bile demode olmuş, hırçın ve düşünsel bağlamda fanatik ve ateizm eksenli kokan militarist yaklaşımlar sergilenecek biçimde size sunulmuştur.Sitesindeki profiline baktığımda hala babasının acısını omuzlardan atamayan bir portreyle karşılaşıyorsunuz.Hem ölüm gerçeğini insanlara anlatma yoluna giderek onlara teselli verme amacı güdeceksiniz hem siz bunu yapamayacaksınız.

Neyse malum Şafak Nagajima adlı bir doçentin yasaklarına uğramış olmamız önemli değil, kitleleri uyutmaması bizim için önemlidir.Aslında bu yasakçı tavrı, onun biraz da bu konulardaki eksikliğini fark etmesinden kaynaklanıyor.

Ve bir paylaşımda yaptığı şu terbiyesiziliğe bakar mısınız?Güya kadının doğum sürecinde doğru bir yolda ilerlediğini (farkında olmadan) sonrada erkeklik hormonlarının(sonradan aklı başına gelmiş hormonlar) devreye girerek erkek bir bebeğin oluşumuna neden olduğunu ileri sürüyor.Yani kadın üstünlüğünün ta en başından doğumdan itibariyle kendini gösterdiğini söyleyecek kadar paranoyakça bir yaklaşım sergilediğinin farkında bile değil.Şimdi ekşi sözlükte yazdıklarına ve tarafından ona verilen cevaba bakalım.Alttaki yorum.. (cevap sonradan kendisi tarafından silinmiştir)

https://eksisozluk.com/safak-nakajima--3596303

8 Eylül 2015 Salı

Kur'an'ın Anlasilmazlıgının Anlasılırlıgı Üzerine

Aslında her şey daha önceden soylenmiştir,hem de çok iyi bir şekilde;ama onları her zaman yeniden söylemek gerekmektedir.cagımızda,hatta dinin asıllardan uzaklaşan her cagda zorunlu olan şey,ruhun ozunde ezeli bir yazıyla yazılı olan hakikatleri yeniden keşfetmeleri için kimilerine yeni anahtarlar saglamaktır.Bu anahtarlar eskilerinden daha değişik ve daha çok dusunceyle ilgilidir;fakat onlardan daha iyi değillerdir.Frithjof Schuon


Kur’an’ın dış yüzü bir insana benzer; insanın şekli, yüzü, boyu görünür ama, ruhu gizlidir, görünmez.” Mevlana
Allah kutsal kitapları daha dikkatli okuyup incelememizi teşvik ve aklımızın sınırlı yeteneğini tespit ederek daha mütevazi davranmamız için vahyettiği kutsal kitapları kasten güçlüklerle doldurmuştur."s.augustin "


Kur'an yapısı itibariyle nötr bir kitaptır.Konular yer yer farklılıklar arz eder.Yer yer bazı hususlar açıkca ortaya konurken bazı hususlara açık kapı bırakılırken bazı hususlar ise bilerek anlaşılmaz bırakıldığı da kuranın kendi düzenleniş amacı içinde yer alır.Aslında kuran için önemli olanın;insanların imtihan edilmesi ve gaybı bilmeye ihtiyaç duymadan ona inanmanın yani iman etmenin kendisi için daha önemli olmasını insanlara bildirmesidir.Yani asıl amacın insandaki samimiyetini önemsenmesidir;çünkü insanı insan yapan vicdanındaki samimiyetin ortaya çıkmasıdır.insanların Tanrıyı bilip-bilmemekten ziyade onun yaptıklarını görerek ona inanıp- inanmamalarını ölçüt alarak insanın bu durumuna değer verilmiştir.Eğer kuran ya da diğer kutsal kitaplar gerçekten tanrı tarafından geldiğine dair hiç şüphe barındırmayacak bir düzeyde olmuş olsaydı bu durumda kuran kendi iddiasını kendi kendine çürütmüş olacaktır;çünkü bu durumda imtihan gerek kalamdan herkes elindeki kanıtla Tanrıya inanmış olmayı tercih ederdi.Burada diğer kutsal kitapları aksine kuran'ın kendisi bu durumunu imtihan edilme olarak öne sürdüğü için anlaşılmaması onu haklı duruma getirecektir.Kuran her haliyle "inandım de" hitabını kullanarak insanları inanmaya teşvik hatta onların şüphelerini  bilirmişçesine tavsiye de bulunmuştur.Hatta kuran kendi verdiği örnekleriyle kendisinde kusur aranacağının ve kişilerin samimiyetine bağlı olarak bu örneklerle kimisinin sapacağının kimisinin de "inandım" kabuluyle bu durumu kabulleneceğini söylemiştir.

Allah sivrisineği ve onun üstününü misal olarak vermekten çekinmez. İnananlar bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilirler. İnkar edenler ise 'Allah bu misalle neyi murad etti?' derler, O, bu misalle birçoğunu saptırır, birçoğunu da yola getirir. Onunla saptırdığı yalnız fasıklardır ki onlar Allah'la yapılan sözleşmeyi kabulden sonra bozarlar. Allah'ın birleştirilmesini buyurduğu şeyi ayırırlar ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar; zarara uğrayanlar işte onlardır.

Canlılarda Sonuç Odaklı İşleyen Kanunlar

Yumurtadaki civcivin nefes alması için gözeneklerin olması,civcivin yumurtada gelişme aşamasındayken nasıl şekil alması gerektiğini bilgisine sahip dna'daki bilgi kodları  hangi kıta da ve uzaklıkta olursa olsun yumurtadaki yaşamın başlangıcının aynı metodu izlemesi tamamen  akla dayalı bir sistemin ürünü olabilir ancak.

Kanunlar neden her yerde aynı sonuçları doğursun ki?Onların bunu yapmasına neden olacak bir amaçları ya da şartlanmalarını sağlayacak hiç bir neden Evrende var değildir.

Kanunlar kendi kendilerini doğru sonuçlar alabilecek şekilde şartlandırmaları mümkün değildir.Bu durumda kanunları her yerde geçerli olacak ve her durumda aynı sonuçları vermesini sağlayan bir sistem olmalıdır.Baktığımızda bir tohumda ya da aynı tür bitkilerin üremesini sağlayan nedenler her yerde aynıdır ve hep kendi metotlarına göre çoğalırlar;çünkü onların bu metodu dışında üremeleri sağlayacak başka bir yöntemleri bulunmamaktadır;eğer öyle olsaydı evrim başka koşullar altında ortamlarının durumuna göre aynı türdeki bir bitkinin üremesi için daha kolay ya da zorlu bir seçeneği onlara sunması beklenirdi.Burada bırakın evrimi hangi canlı olursa olsun şu anki durumunun dışında üremesinin başka bir yolu bulunmamaktadır.

Demek ki onların üremelerini sağlayacak yegane sistem tek ve doğru sonuçları verebilecek bir şekilde programlanmıştır.

5 Eylül 2015 Cumartesi

İnsanın Çabasına Bağlı Kader

"Biz insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık"
Bu ayeti ele aldığımızda insanın yaşayacağı bu dünya hayatında görüp göreceklerini belirleyecek olan yönü, onun görmek istedikleri ya da yaşayacağı eylemleri kendi çabasına göre şekillenecek olmasıdır.İnsan kendi kalıplarının dışına çıktığı an o kalıpların dışında yeni bir dünyayla karşılaşacak ve bu yeni dünyasında kendi gerçeğini inşa ederek yaşamaya başlayacaktır.Peki kişi kendi çabasıyla kalıplarının dışına nasıl çıkacaktır.Alışkanlıklarından nasıl vazgeçmeyi başarabilecektir?
Biliyoruz ki insanlar davranışlarını ve alışkanlıklarını kendi isteklerine rağmen değiştirmekte zorlanırlar ya da değiştiremeyeceğini düşünerek "ben buyum" kabullenişi içinde pes etmiş bir kişilik olarak yaşamlarını kendi kalıplarına hapsederek mutsuz bir dünya var ederler.Bu zamanla onları fark etmeden olmak istemedikleri bir karekter yapısına dönüştürecektir.Çünkü insanlar kendilerinin eksik yanlarını bilirler ve bunu bilmelerine rağmen olmak istedikleri kişi olma zahmetine girmezler.Bu da onların davranışlarını alışkanlıklara,alışkanlıklarını da zamanla karekterleri haline getirecektir.Karekterlerinin gereğini de yapmaları için kaderleri de onların karekterlerine uygun bir biçimde var edilecektir.Burada kritik nokta "zahmet"te bulunup bulunmamalarıdır.Eğer zahmette bulunsalardı ya da ayetteki kelimeyle "çaba" gösterselerdi belki de kaderleri onların olmak istedikleri kişiliklere göre şekillenmiş olurdu.

Ve şöyle bir noktada vardır;
Allah insanları tertemiz kılmak ister ve onların olgun kamil bir kişiliğe ulaşmaları için onları sınar.
 "Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor."(Ahzap 33)

Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.
 Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.

İnsanların tertemız kılınması için belirli ve zorlu şartlardan geçmesi gerekecektir.Hasta olacaktır ki kibirden,ayrılıcaktır ki kıymet bilememeden,yaşlanacaktır ki hayatın ebedi olmadığından arınabilmeyi öğrenebilsin.Ancak kimisi de vardır ki bu sınanmanın altında kendi kendilerini yoksun kılarlar;çünkü Allah
"Biz kimseye kaldıramayacağından fazlasını yüklemeyiz"der.

Bu durumda insanlar kendi yüklerini kendilerine ağırlaştırırlar.Peki bunu nasıl yapar derseniz yeniden yukarıda ayete döneriz"Biz insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık"
Yani çaba gösterme gayreti göstermeden, üzerlerindeki yükü kaldırıma zahmetine girmeden bunun altında kalmayı tercih ederler.
Allah insana hiçbir şekilde zulmetmez.Ama insanlar öz benliklerine zulmediyorlar’’(Yunus,44)

Bilim Işığında Bir Ayeti Değerlendirme

Senin kullarından belirli bir pay elbette alacağım. Yemin olsun, onları saptıracağım, onları kuruntulara / hurafelere / anlamını bilmeden okumaya mutlaka iteceğim. Onlara mutlaka emir vereceğim de Davarların kulaklarını yaracaklar ; onlara muhakkak emredeceğim de Allah'ın yaratışını / yarattıklarını değiştirecekler. " Kim Allah' ı bırakıp da şeytanı yandaş edinirse açık bir hüsrana kesinlikle yuvarlanmış olacaktır. ( nisa suresi: 118 - 119 )

Kök hücreden klolanarak üretilmiş Dolly adında bir koyun vardı.Ve bu koyun henuz 6 yaşında iken ilerde çıkması muhtemel hastalıklara daha erkenden yakalanarak ölmüştü.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Dolly_(koyun)

ve yien biliyoruz ki GDO'lu ürünler zararlıdır.

Öğrendiğim kadarıyla klonlama yapılan hayvanların kulak arkasından ya da memelerinden kök hücre alınarak bu işlem yapılıyormuş.Allahın yaratılışı değiştirmekten kasdettiği bu mudur acaba?

Ateizme Sorular 11


Evrim; tasarım yeteneğinden yoksun bir halde, insanda daima cinsel arzu ve isteklerin uyandıracak tensel bir estetiğe neden olabilir mi?

Canlılardaki her gelişim doğal seçilim ile paralel olarak diğer unsurları kendiliğinden uzmanlaştırabilir mi?

Atomların son yörüngelerinin maksimum elektron değeri 8 ise hassas ölçüler nasıl dengelenecektir?iyonik bağlar gibi hassaslık gerektiren dengelerin,hassaslıktan yoksun olan ve kendi davranışlarına ters düşen ölçülerine rağmen bunu atomların kendi becerisine mal etmek ne kadar akılcıdır?

Canlıları meydana getiren kimyasal tepkimelerin hassas ölçülere göre oluşmasını  ve ona göre biçim almasını sağlayan fizik kuralları var.Fizik kurallarının; bir amaca dönük olarak ve Evrene uyum sağlayacak prensiplere göre canlılığın oluşmasını sağlayacak bir metotta ilerlemesi, onu kurallarına göre ayarlayan biri olduğunu aklımıza getirmesi beklenemez mi?

Maddenin hangi niteliği canlı oluşumuna ve onun organize bir hale geçmesine neden olmuştur?(Hatta cansız madde o kadar iyi organize olabiliyor ki kendini bile sorgulayacak kadar bir zihni üretebiliyor)

Evreni harekete geçiren enerjinin doğası ne kaynaklıdır?

Canlılığa gerekli olan tüm inorganik bileşenler bir araya getirildiği halde neden canlı oluşumu sağlanamıyor.Bu durumda cansızlığı canlı hale getiren maddenin dışında ne olabilir?

Atom yığınlarından ibaret nesneler dünyasında özgür irade,farkındalık vs.gibi hislerin anlamı nedir?

27 Ağustos 2015 Perşembe

Evrim Bu Dünyanın Neresinde?


Hücrelerin mikroplar ya da virüslerle savaş stratejisi belirleyerek onlarla mücadele halinde olması,antikor yani protein yapılı silahların üretilmesi için sinyal gönderilmesi ve kimliği belirlenmiş düşmana göre bu silahların üretilmiş olması,savaştan sonra düşman hakkında bilginin depolanarak diğer bir saldırıya hazırlıklı olması,

Hücrenin virüsleri barındırdığı an intihar etmesi,antikorların dost bakterileri vurması halinde diğer hücreler tarafından o hücrenin uyarılması ve paralelinde hücrenin kendisinin artık zararlı olduğu bilgisine sahip olarak kendi kendisini imha etme bilincinde olması,

her hücrenin dost bakteri ya da hücrelere saldırmaması,doğum anında sancıyı azaltmak için hücrelerin özel hormonlar salgılaması,su ihtiyacı düşünce hücrelerin artık suyu yeninden arıtarak vücuda kazandırması,
şeker ya da herhangi bir mineralin fazla olması durumunda bunların depolanması,ağır bir savaş halinde vucut ateşinin yükseltilerek kişinin zoraki olarak dinlenmeye ihtiyaç duymasının beklenmesi ve vucudun başka bir şey için enerjisini tüketmemesi sağlanarak bu enerjiyi savaşa odaklama adına akılcı davranışların sergilenmesi vs

Şimdi Evrim bunun neresinde?O hücreler vücudun içinde organize olmak için nasıl evrimleştiler ve hücrelerdeki planlama gücü ve eğitim nasıl gelişmiştir?Hücrelerin kendi farkındalıklarını kazanmaları nasıl gerçekleşmiştir?
Canlıların böylesine hayata adapte olmalarını sağlayacak kadar  Evrim geçirmesini sağlayan nedir?

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Thomas İncil'inde Kur'an'a İşaret Eden Ayetler

Sebt Günü;
https://tr.wikipedia.org/wiki/Sebt_G%C3%BCn%C3%BC
Herhangi bir yorum katmadan diğer incillerde yer almayan ve sonradan ortaya çıkmış olan thomas incilindeki konuların kuranla örtüşmüş olmasına dair bir video..izlemenizi tavsiye ederim.



Kur'an'a Göre Evrim Mümkün Müdür?

Değişmeyen tek şey; her değişime neden olan Allahtır.Ve o insanın değişe değişe belki de bir noktadan sonra insanın değişilemeyecek kadar rabbine ve canlılara sevgi ve merhametten başka bir düşüncesinin ve hissinin olmadığı bir mükemmellikte olgunlaşmasını istiyordur.Kim bilir Evrim diye bir şey varsa o da bu değişimin sağlanması için Allah'ın yaratmış olduğu böyle bir sürece hizmet ediyordur.Bir şey değişimi tamamlayacak kadar mükemmel olsaydı o da Tanrı gibi olurdu.
Sizi bir tek candan yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini yaratan O'dur.
Burada ilk yaratılanın özel bir kişi olduğu hakkında hiçbir bilgi yoktur. Ademi yarattık demiyor ki.İlk canlıdan (belki de evrime giriyordur;ama ben hala evrimden yana şüpheliyim) yarattık diyor.
Ey insanlar! Muhakkak ki Biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Ve sizi milletler ve kabileler kıldık ki, birbirinizi (soyunuzu, babalarınızı) tanıyasınız.
Buradaki ifade de çoğuldur.Sizi ifadesi vardır.Adem diye tek bir isim kullanılmıyor
Muhakkak ki Allah, Hazreti Âdem'i, Hazreti Nuh'u, Hazreti İbrâhîm'in ailesini ve İmran ailesini, âlemlerin üstüne seçti.
Adem tek başına yaratılmış olsaydı bu durumda ayete göre adem kime karşı seçilmiş olacaktı?
Andolsun ki sizi yarattık, sonra bir suret, bir şekil verdik size, sonra da meleklere, Âdem'e secde edin dedik,
Yine sizi çoğulu vardır.
Sonuç;
Hz adem ilk yaratılan insan değildir.İlk canlıdan sonra türemiştir.Dolasıyla ademin çocukları kardeş evliliği yapmamıştır.Buradan ilk nefisten kasdedilen tahminim doğruysa evrime göre insanlar çoğalmıştır.Zaten her şey değişim halindedir ve değişimler genelde canlıların daha mükemmel bir hale geleceği yönde ilerler.Bir ayette de;
“O sizi tertemiz kılmak istiyor”
“insanın üzerinden hiçbir şey olarak anılmağa değer olmadığı çok çok uzun bir süreç geçmedi mi?”
Yani amaç insanın kamil bir olgunluğa erişmesini sağlamaktır.



23 Temmuz 2015 Perşembe

Tevrat ve İncil de Hz Muhammed'e Dair İşaretler

Tevratta Hz Muhammed'e işaret eden ayetler:

7- Ve bütün milletleri sarsacağım ve bütün milletlerin Himada’sı gelecek ve bu mabedi şanla, şerefle dolduracağım der.
9- Benim bu son evimin şöhreti ilkinden daha büyük olacak der kalabalıkların Efendisi. Ve bu yerde Selam (Şalom) vereceğim der kalabalıkların Efendisi. (Eski Ahit-Haggay-2, 6-9.)
1- Çöl ve onun şehirleri, Kedar’ın oturduğu köyler seslerini yükseltsinler. Selada oturanlar terennüm etsinler, dağların doruklarından bağırsınlar. (Eski Ahit-İşaya-42, 1-11)
Himada” kelimesi, Arapça’da geçen Muhammed ismiyle aynı köklerden “H-M-D” gelmektedir ve genel olarak aynı anlamları taşımaktadır.Tabi her nedense bu keilme Türkçeye "Değerli eşyalar" anlamında geçmiş.Ayrıca AHMED isminin H-M-D'dir.

İncilde;



16- Ben de Baba’ya yalvaracağım ve o size başka bir “Paraklit” gönderecektir.
İncil-Yuhanna-14, 15-16
26- Ama Baba’nın benim adımla göndereceği Paraklit, Kutsal Ruh size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacak
İncil-Yuhanna- 14, 26
7- Bununla beraber ben size gerçeği söylüyorum. Benim gitmem sizin için hayırlıdır. Çünkü ben gitmezsem Paraklit size gelmez. Fakat gidersem onu size gönderirim.
8- Ve o geldiği zaman günah, doğruluk ve hüküm konusunda dünyayı suçlu olduğuna ikna edecektir.
İncil-Yuhanna-16, 7-8

13- Ne var ki O, yani gerçeğin ruhu gelince, sizi tüm gerçeğe yöneltecek. Çünkü kendiliğinden konuşmayacak, yalnız duyduklarını söyleyecek ve gelecek şeyleri size bildirecektir.
14- O beni övecek. Çünkü benim olandan alıp, size bildirecek.
İncil-Yunanna-16, 13-14
Ey Kutsal Kitabın bağlıları! Tanık olduğunuz halde, neden Allah’ın delillerini inkâr ediyorsunuz?(3:70)
Ey Kutsal Kitabın bağlıları! Neden gerçeği yalanla örtüyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?(3:71)

Prof. Abdulahad Davud’a göre Paraklit kelimesinin Hz. İsa tarafından vazedilen Arami lisanındaki “Himda” ve “Hemida” kelimelerinin Eski Yunanca’ya tercüme edilmiş şekli olması kuvvetle muhtemeldir.

12 Temmuz 2015 Pazar

Cehennem Tehditlerine Yönelenler..

“Hayır! Yaptıklarına son vermezse Onu alnından tutup sürükleyeceğiz.O yalancı ar damarı çatlamış alnındaO zaman çağırsın Nadiye’yesini
Biz de çağırıcağız Zebani’leri…”

(Alak; 15-18)

Bu ayetde kastedilen  Ebu Cehil’di. 


“Bana bırak doğarken yapayalnız olan o adamıZenginliğine zenginlik kattığım Etrafında dolanıp duran oğullarıyla Önüne alabildiğine geniş imkânlar serdiğim o adamı…
Hala gözü doymuyor; verdiğimden daha fazlasını istiyor. 
Hayır! O ayetlerimizi inadına inkâr etti
Ben onu dimdik bir yokuşa süreceğim 
Düşündü, ölçtü, tartı Kahrolasıca nasıl da ölçüp biçti

  “Onu ateşe sokacağım. Ateşin ne olduğunu bilir misin? 

O öyle bir ateş ki geride bir şey koymaz. Derileri yakıp kavurur…”
 “Sizi ateşe sokan nedir? diye sorulunca şöyle diyecekler; Biz salat etmezdik (yani) yoksulu doyurmazdık. Günahkarlarla günaha dalardık (yani) hesap gününe inanmazdık. Gerçeğin ta kendisi olan ölüm gelinceye kadar hep böyleydik…” (Müddesir; 43-47).

 Velid bin Muğire idi. 


“Kahrolsun Ebu Leheb İktidarı, kahrolsun!

Malı ve kazancı (zenginliği) onu kurtaramayacak!

O alev alev yanan ateşe atılacak! 

Karısı da odun taşıyacak

Boynundan bağlanmış bir iple” (dişi köpek gibi)

(Leheb;1-5)

Açıklamaya gerek yok sanırım.

“Kim sakınır, malından harcar 

Güzel olanı (vermeyi) tasdik ederse

Biz ona cenneti kolaylaştıracağız.

Kim de cimrilik eder ve zenginliğini kendine yeterli görürse (istiğna)

Ve güzel olana yalan derse

Ona da zor olanı (cehennemi) kolaylaştıracağız.

Mezara yuvarlandığı zaman malı onu kurtaramayacak.

Bize düşen doğru yolu göstermek,

Dünya ve ahiretin bize ait olduğunu haber vermekten ibarettir

Sizi kaynayıp köpürene karşı uyarıyorum

Ona ancak günaha batmış azgın (şaki) girecek

Yalan diyen, burun kıvıran o azgın…

Ondan ancak şunlar kurtulacak; sakınan,

Arınıp temizlenmek için malından veren,

Hiç kimseden bir beklentisi olmadan

Sırf Yüce Rabbi’ne özlem duyarak veren…”

(Leyl; 5-20)


“Hayır! Bilakis öksüze vermiyorsunuz 

Birbirinizi yoksulu doyurmaya teşvik etmiyorsunuz. 

Her şeye açgözlülükle saldırıyorsunuz.

Mala mülke gözünüz doymuyor; yığdıkça seviyorsunuz…

Hayır! Yeryüzü peş peşe sarsılıp paramparça olduğu zaman,

Rabbin ve güçleri bütün görkemiyle geldiği zaman,

İşte o gün cehennem orta yere konacak. 

İnsan anlayacak her şeyi ama iş işten geçmiş olacak.

Diyecek ki “Keşke ömrümü boşa harcamasaydım.” 

Artık o gün Allah’ın ettiği azabı kimse edemez. 

O’nun kıskıvrak bağladığı gibi kimse bağlayamaz… 

Ama ey vicdanı rahat olan kişi, sen!

Sen dön Rabbine, sen O’ndan, O senden razı olarak. 

Gir kullarımın içine. 

Gir cennetime!”

(Fecr; 17-30)



“Kaş göz işaretleri yaparak alay edenin vay haline!

Vay haline o boyuna mal istif ederek sayıp durana!

Sanır ki malı kendisini ebedileştirecek

Hayır! O yalayıp yutan bir vakuma atılacak

Bilir misin nedir yalayıp yutan vakum?

Allah’ın cayır cayır yanan ateşidir

Öyle ki alevleri yürekleri dağlayacak 

Cehennem üzerlerine kilitlenecek

Yüksek kapılar üzerlerine kapanacak.”

(Humeze; 1-9)

Kasdedilen Umeyye bin Halef 


Bu şahısların hayatlarını ve kuranda bu şekilde anılmalarına neden olan ortak yönlerine baktığımızda onların zenginlikleriyle övünüp fakiri,yoksulu,düşkünü hor görmelerinden kaynaklandığını görmekteyiz.Onlarda cehennemde olunca aynı duruma düşmüş olacaklardır.Ta ki "(11/HÛD-107: Rabbinin dilediği hariçonlar gökler ve yer durdukça o ateşte süreli kalacaklardır. Çünkü Rabbin, istediğini hakkı ile yapandır.)"



Yaratıcının Varlığı

Bizi bir Tanrının var oldugu fikrine götüren neden;
 "Evrendeki doğru müdahalelerin üstün bir bilince ve üstün bir güce göre şekillenmesine ihtiyaç duyacak kadar zorunluluk içermesidir."
İnsanın et,kemik,doku vb.maddi tabanlı bir sistemden ibaret olmadığını biliyoruz.İnsandaki soyut alemin bu Evrende oluşabilmesinin imkansızlığı da ortadadır.Bunu ise Evrenin buna yönelik bir yapı ya da zorunluluğa sahip olamamasından anlıyoruz.
Mükemmelden kasıt var olan her şeyin arka planında görsel bir efekt ya da estetik aramak değildir.Sorun; zorunluluk ya da amaç eksenli bir işleyişe ya da planlama gücüne sahip olmayan bir Evrende, canlıların var olmasını sağlayacak kadar iyi işleyen uyumlu tesadüflerin "var" hale gelmesidir.

Evrene Dair Sorular


Big Bang ile orataya çıkan BİLİNEN fiziki kuvvetler 4 tanedir

1-Elektromanyetik Kuvvete bağlı Elektronların atom çekirdeğine bağlanması neye göre bir zorunluluk haline gelmiştir?

2- Güçlü Kuvvetin atom çekirdeğini bir arada tutmasına neden olmasını zorunu kılan ne?

3- Zayıf Kuvvetin kontrolünde olduğu radyoaktif parçalanmalar nede çok özel değerlerin ortaya çıkacağı şekildedir? (nötronların, bir proton, bir elektron ve bir anti-nötrino açığa çıkması gibi)

4- Kütle çekimi neden nesnelerin belirli bir düzlemde kalmasını sağlamaktadır?

Yalnız burada dikkat edilmesi gereken kütle çekimidir.Evrenin oluşma aşamasında kütle çekiminin olabilmesi için öncelikle maddenin oluşması gerekmektedir.Bu durumda kütle çekimi evrenin başlangıcından sonra özel olarak va eden nedir?

Madde ile antimadde arasında neden düzenli bir asimetri vardır?

Evren sürekli değişmesine rağmen fizik yasaları neden değişmez?

11.boyut varsa eğer;o halde göremediğimiz bilmediğimiz şeylerin varolmayacağı konusunda ısrar bilimsel midir?

http://www.focusdergisi.com.tr/bilim/00151/


http://www.youtube.com/watch?v=mXMQtarStgU

Putperestlik ve İbadetler

Putperestlik döneminde kaldığı iddia edilen namaz ve oruç gibi ibadetler aslında putperestlikten önce de vardır.Peygamberden önceki dönemde  sadece şekil değiştirerek içeriğinden ve anlamından yoksun bir şekilde gelenek halini almıştır.O dönemin Hanif dinine mensup kişiler de bu yaygın ibadet şeklini uyguluyorlardı;ama bu demek değildir ki bu ibadetler putperestliğin ürünüdür;çünkü bu ta en başından tüm ibrahimi dinlerde olan bir ibadet şeklidir.
ibrahim suresinde ibrahim aleyhisselamın şöyl bir duası vardır;
Rabbim, beni de, soyumdan gelenleri de namaza müdâvim et; Rabbimiz duâmızı da kabûl et.

Klasik Sorular

1.Allah'in tüm bu olanlardan sonra hedeflediği nedir? 2.Meşhur Ahzap süresindeki peygamberin evlatligiyla evlenmesinin hikmeti? 3.Dini...